top of page

Kuzey’den Güneye: Stil Anlayışları Nasıl Farklılaşıyor?

  • Yazarın fotoğrafı: Me Like Summer
    Me Like Summer
  • 1 Tem
  • 2 dakikada okunur

Sadelik ile sıcaklık, rahatlık ile cesaret: İki farklı iklim, iki farklı stil

Stil, yalnızca modayla değil; coğrafyayla, iklimle ve günlük yaşamla da şekillenir. Avrupa’nın kuzeyi ile güneyine baktığımızda, yaşam ritimlerindeki farkların giyime nasıl yansıdığını görmek zor değil. Ama biraz daha yakından bakınca fark ediliyor ki; sadelik sadece kuzeye, renk sadece güneye ait değil.


İskandinav Stili: Net Çizgiler, Cesur Renkler

İskandinav modası genellikle "minimalist" olarak tanımlanır; ama bu aslında oldukça zengin ve katmanlı bir minimalizmdir. Temiz kesimler ve işlevsellik temelinde kurulu olsa da, özellikle Marimekko gibi markalarda gördüğümüz gibi, parlak renk blokları ve büyük ölçekli desenler bu sadeliğe güçlü bir karakter kazandırır.


Ganni, ARKET, Filippa K ve COS gibi markalar da bu minimalizmi farklı şekillerde yorumluyor: Kimi daha eğlenceli, kimi daha sade ama hemen hepsi zamansız ve rahat parçalara yöneliyor. Kumaşlar genellikle düz, dokusuz ve net; ama renk paletleri şaşırtıcı biçimde canlı olabiliyor — soğuk ve gri iklimlerine rağmen.


Akdeniz Stili: Doku, Hafiflik, Sadelik

Akdeniz modası geçmişte küçük motiflerle dolu, canlı desenler ve doğadan ilham alan renklerle tanımlanırdı. Ancak son yıllarda bu stil sessizce değişti. Bugün birçok Akdeniz markası, düz ve naturel tonlar, dokulu kumaşlar (bürümcük, müslin, keten, hasır örgüler) ve bol kesimli parçalarla yalın ama ferah bir görünüm sunuyor.

Artık desen yerine kumaşın kendi dokusu öne çıkıyor. Buruşuk bir pamuk, nefes alan bir keten ya da kalın dokulu bir örgü, geçmişin desenlerinin verdiği zenginliği ve sıcaklığı yeni bir biçimde taşıyor.


Masscob, Baserange, Sessùn ve Jacquemus gibi markalar bu sadeleşmiş Akdeniz stilini günümüzde temsil ediyor. Aynı ruhu taşıyan, ama kendi özgün diliyle ifade eden ME LIKE da bu markalarla birlikte, modern Akdeniz çizgisini sürdürüyor.


Desenden Dokuya: Yoğunluk ve Algı

Bu iki stilin arasında dikkat çeken bir fark da görsel yoğunluğun ölçeği.İskandinav tasarımlarda desenler genellikle büyük ölçekli ve açık aralıklı. Desen “nefes alıyor.”Geleneksel Akdeniz desenlerinde ise formlar küçülüyor, sıklaşıyor, gözde bir doluluk hissi yaratıyor. Bugün bu görsel doluluk yerini malzeme doluluğuna bırakmış durumda. Artık desenle değil, kumaşın yapısıyla o his veriliyor.


Yani doluluk kaybolmadı — sadece biçim değiştirdi.


Yeni Bir Denge: Kuzey ve Güney’in Kesişimi

Günümüz modasında artık sınırlar net değil. Pek çok marka ve kullanıcı, iki stil arasında geçişler yapmayı tercih ediyor. Kuzeyin yapılandırılmış çizgileri, güneyin hafifliğiyle birleşebiliyor. Dokulu bir Akdeniz elbisesi İskandinav tarzı bir sneaker’la tamamlanabiliyor. Veya mimari bir keten parça, sahil hayatının yumuşaklığıyla bütünleşebiliyor.


ME LIKE, yukarıda saydığımız tüm markalar gibi, bu yeni dengenin bir parçası. Kuzey ile güney arasında bir seçim yapmaya zorlamıyor. Her ikisini de benimseyen, tanıdık ama taze, sade ama zengin bir estetik sunuyor.


Mini Bilgi Kutusu: Hygge ve La Dolce Vita


Hygge (Danca): Sade, sıcak ve huzurlu bir yaşam hissi. Küçük mutluluklarla yaşamak.


La Dolce Vita (İtalyanca): Hayatın tadını çıkarmak, dolu dolu yaşamak.


İlk bakışta farklı gibi görünseler de modada bu iki kavram aynı yerde buluşuyor:


Kişiyi iyi hissettiren, doğal ve insana ait bir giyim anlayışı.

Comments


bottom of page