Rüzgârla Gelen: Yazın Sessiz Estetiği
- Me Like Summer
- 1 gün önce
- 2 dakikada okunur

Bazı sabahlar vardır, insan hiçbir şeyi kaçırmak istemez. Henüz güneş dağların arkasından çıkmamıştır. Deniz neredeyse kıpırtısız, hava serin, kuş sesleri etrafı sarar. O anlarda ayaklarını suya sokarsın, elinde kahven, etraf sessiz ve sakin. Hayat henüz başlamamıştır ama başlayacak olmanın heyecanı vardır havada.
Bir süre sonra sahilde bir köpek koşmaya başlar, birileri denize girer, masalar kurulur. Çatal bıçak sesleri, selamlaşmalar… Gün uyanır, hayat başlar. O sabah saatleri, belki de yazın en güzel zamanıdır. Ne çok sıcak, ne kalabalık. Her şey tam kararındadır. İşte bu yazı, tam da bu anların hafifliğini anlatıyor.
Gün İçinde Rüzgarın Halleri
Güneş yavaş yavaş yükselmeye başlar. Işık ısındıkça sabahın serin havası yerini bambaşka bir hafifliğe bırakır. Öğleye doğru esmeye başlayan rüzgarı dört gözle beklersin artık. Çünkü o sıcaklığın içinden geçerken birden yüzüne çarpan o hafif esinti, seni serinletmekle kalmaz; bazen düşüncelerini de toparlar. O an, sadece nefes almak bile yeterli gelir.
Denizden çıktıktan sonra rüzgarın nasıl estiği bile önemlidir yaz aylarında. Eğer sert esiyorsa hemen havlunu alıp kendini sararsın. Ama hafif hafif esiyorsa, işte o zaman güneşte kururken o rüzgar tenine dokunur, sanki seni sakinleştirir. Su damlaları bedeninden yavaşça çekilirken, içini bir huzur kaplar. Böyle anlarda hiçbir şey yapmana gerek yoktur; sadece orada olman yeterlidir.
Gün akşama döndüğünde ise rüzgar yine değişir. Bu sefer güneşin ardından gelen bir ferahlık getirir yanında. Tüm günün sıcaklığına rağmen o rüzgar, seni yeniden canlandırır. Hafifçe serinler ama üşütmez. Denize karşı otururken, balkonda ya da bir yürüyüş sırasında yanından geçerken fark ettirmeden içini rahatlatır. Ve sonra gece yaklaşır… Gökyüzü yavaş yavaş kararırken bir an yıldızlara bakarsın, belki sırtüstü uzanmışsındır bir yerde. O anda esen rüzgarla birlikte bir hafiflik hissedersin. Ne çok, ne az. Tam kararında bir sessizlik gibi.
Yaz gelip geçiyor gibi görünse de, aslında bazı anları hep bizimle kalıyor. Sabahın serinliği, öğlen esintisi, akşamın hafif rüzgarı... Bunlar belki saatlerle sınırlı ama etkisi uzun süren hisler bırakıyor. Çünkü bazen bir mevsimi değil, sadece bir anı hatırlıyoruz: denizden yeni çıkmışken kurutan bir rüzgarı, yıldızlara bakarken tenimize değen o serinliği. Yazın sessiz estetiği dediğimiz şey belki de tam olarak bu. Çok gürültü yapmadan gelen, iz bırakmadan geçen ama içimizde bir yerlerde hep kalan o hafiflik hissi.
Comentarios