Boş Zaman Diye Bir Şey Var: Yaz Aylarında Sıkılmaya İzin Vermek
- Me Like Summer

- 31 Tem
- 1 dakikada okunur

Modern hayatın temposu içinde hiçbir şey yapmadan geçirdiğimiz anlar neredeyse lüks haline geldi. Özellikle üretkenliğiyle tanınan biriyseniz, boş zaman geçirmek çoğu zaman suçlulukla karışık bir his yaratabiliyor. Oysa hiçbir şey yapmamak, sanılanın aksine tembellik değil; zihinsel bir yeniden başlatma olabilir.
Boş zaman, genellikle verimsizlikle ve yaratıcı olamamakla özdeşleştirilse de, aslında tam tersine yaratıcılığı besleyen en verimli zeminlerden biridir. Sürekli üretim hâlindeyken, yaptıklarımıza bir adım geriden bakmak zorlaşır. Ancak durduğumuzda, o karmaşanın içinden sıyrılıp büyük resmi görebiliriz. Tıpkı arada bilgisayarı kapatıp yeniden başlatmak gibi; beyne nefes aldırmak, onu sıfırlamak gerekir. Bu sayede üretim süreci daha sağlıklı, daha derinlikli ve daha yenilikçi hale gelir.
Yaz ayları bu tür duraklamalar için ideal bir zaman dilimi olabilir. Bir süreliğine hiçbir şey yapmamak, sadece kanepede uzanmak, defalarca izlediğiniz bir filme yeniden dalmak ya da uzun zamandır ertelediğiniz bir diziye başlamak... Belki bir kase abur cubur eşliğinde sadece tavana bakmak. Bu anlar, basit gibi görünse de hem bedensel hem de zihinsel olarak neye ihtiyacınız olduğunu fark etmenize yardımcı olabilir.
Sıkılmak bazı insanlar için korkutucu bir duygu olabilir. Ama asıl korku, belki de gerçekten durmanın kendisindedir. Sıkılmakla yüzleşmek, kendi iç sesinizi duyabilmek için bir fırsattır. Ancak burada önemli bir ayrım yapmak gerekir: bilinçli olarak yaratılan boş zaman ile, istemeden içine düşülen boşluk aynı şey değildir. İlki sizi besler, yeniler ve güçlendirir; ikincisi ise çoğu zaman bir iç bunalımın dışavurumudur.
Bu nedenle boş zaman yaratmak, sıkılma riskini göze almak ve kendinize yalnızca “olmak” için alan açmak, hem kişisel gelişim hem de yaratıcı süreçler açısından hayati önemdedir. Çünkü bazen hiçbir şey yapmamak, her şeyi yeniden yapabilmek için atılan ilk adımdır.







Yorumlar